Babaların koyduğu başarı çıtasından, nepotizm konusuna, sektörün bilinmeyen yönlerinden- Dad Issues- meselelerine kadar birçok konuyu, gelişine ve samimiyetle ele alıyoruz. Baba-oğul arasında geçen bu içten aşık atışmasına sizi de davet ediyoruz! Geldiniz geldiniz, dolunca kalkar!
Bölüme hazırlık için aldığım tüm notları ve yazdığım metni okumak için tıklayın!
Babası ünlü diye meşhur olanlar sayıyorum:
- Seren Serengil
- Doğa Rutkay Aziz
- Doğukan Manço
- Bronny James
- İdo Tatlıses
- Hz. İsa
Bu tamamen Twitter'da denk geldiğim bir şaka.
Nepotizm, yani torpil ya da aile bağlantılarıyla yükselme, imparatorluklardan günümüze her alanda var olan bir şey. İngiltere’de oyunculuk sektöründe yıllardır süregelen bir tartışma bu.
Sanat, müzik, moda ve eğlence sektöründe, ünlü ya da güçlü bir ailenin çocuğu olmak her zaman avantaj sağladı. "Nepo Baby" tabiri işte buradan geliyor.
📌 Örnekler:
- Bir yöneticinin, yeterli yetkinliği olmayan yeğenini işe alması
- Ünlü bir oyuncunun çocuğuna kolayca başrol verilmesi
- Siyasi liderlerin akrabalarına yüksek pozisyonlar vermesi
Bu yüzden, nepotizm adaletsizlik ve liyakat eksikliği yarattığı için sık sık eleştirilir. Bazen düşününce, imparatorlukların hepsinin birer aile şirketi olması ve nepotizm esasına göre yönetiliyor olması da ilginç geliyor.
Nepo Baby Olmak: Hak mı, Haksızlık mı?
"Bu kişiler başarılarını gerçekten hak ediyor mu? Bu tür fırsatlar diğer yetenekli insanlara haksızlık mı yaratıyor?"
Mesela sen Antalya Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeniyken, oradaki oyuncular bana olduklarının üç misli sevimli davranırlardı. Ve ben de ilk oyunumda Fehim Paşa Konağı oyununda, sadece senin oğlun olduğum için epey önemli bir rolü – Yusuf'u – hiç sahne tecrübem olmadığı halde oynama fırsatı yakalamıştım.
Şimdi düşünelim, Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murad olmasa, gerçekten taht şansı olur muydu? Padişahlar audition ya da yetenek sınavıyla seçilmiyor sonuçta.
Burada nepotizmin somut bir örneği var. Baba sayesinde bir kapının açılması, hak edilmiş mi yoksa sadece bir soyadıyla mı elde edilmiş? Sen oyuncusun, ünlüsün ya, ikimizin olduğu ortamlarda kimle olursa olsun dönen sohbetlerin bir yerinde istinasız insanlar bana dönüp "Peki, sizde yok mu bi numara?" diye soruyor. Sanki oyunculuk babadan oğla geçen bir ünvanmış gibi.
Başarılı babaya sahip olmak tarih boyunca avantaj sağlayan bir durum olmuş. Ancak bu bir **ayrıcalık mı yoksa bireysel kimliği gölgeleyen bir lanet mi?**
Aynı şey Bronny James için de geçerli. Normal şartlarda sadece yeteneğiyle büyük ihtimalle draft edilmezdi ama babası sebebiyle Los Angeles Lakers tarafından draftta seçildi.
Hadi Fatih Sultan Mehmet babasını aşmış, ama Behzat ve Süheyl Uygur gibiysen? Ne yaparsan yap, baban kadar iyi olamıyorsun.
İşte bu yüzden nepotizm her zaman tartışmalı bir konu olmaya devam edecek.
Kameralar kurulup kayıt dendiğinde bize tam olarak ne oluyor? En basit cümleleri söylemek ya da en sıradan eylemler bile neden tuhaf ve zor hale geliyor? Risk Budur bu bölümde performans kaygısı, sahne korkusu, özgüven ve içsel onay gibi konulara allah yarattı demeden pasif agresif girişiyor. Baba oğul kutsal ruh.
Tinder’dan tanışıp evlendiği İngiliz eşinden 3 sene sonra Kartal Adliyesinde boşanmış ve boşandıktan sonra da disipline girmiş, kişisel hijyenine önem veren elit bir bey olarak yurdun dışı çare midir : yoksa Nuri bey mutluluğun başka bir yerde olduğu avuntusu bize iyi gelir derken sonuna kadar haklı mıdır sorusuna yanıt arıyorum. Kendini yurtdışına Jön Türk gibi gittiğine inandırmış bir bireyin yaşadığı Abdülhamit hisler ve dahası kulaklara dolum dolum bu bölümde dolup taşıyor…